"Az kaldı gelmek
üzereyiz." dedi, en öndeki asker karınca. Daha önceden araştırdığı yaşam için uygun bulduğu yeri arıyordu.Bir süre daha
gittiler ve asker karınca arkasına dönerek yüksek sesle "Tamam burası çok
uygun, yeni yuvamızı buraya yapacağız. "dedi.
Uzman yuva yapıcıları yanına
çağırdı. Yuva yapma konusunda uzman olan yüzlerce işçi karınca hemen işe
başladı.Toprakta hızla
içeri doğru ilerlemeye başladılar.Mükemmel bir uyumla çalışıyorlardı. Küçük yavru
karınca tarım bölümünde görevli annesini izlerken, "Biz neden bu kadar kalabalığız?"diye
sordu. Anne karınca
yaptığı işi bırakmadan yanıt verdi."Çünkü biz karıncayız.Koloni denilen
büyük topluluklar halinde yaşıyoruz.Bu bizim için çok önemli. Herkesin
farklı bir işi var.Bak ben ot topluyorum.Onlar da yuvamızı hazırlıyorlar. Birlikte çalışmazsak bu
kadar çok işi hiçbirimiz yapamayız."
Yan tarafta taş toplayan koloni üyesi de konuşmaya
katıldı."İş birliği yapmak
zorundayız.
Bu bizim kış gelmeden her işimizi bitirip
kışın yuvamızdan çıkmadan, aylarca rahat yaşamamızı sağlar." dedi ve sordu."Söyle bakalım genç
sen büyüyünce ne iş yapmak istersin?"
"Ben de annem gibi tarımla ilgilenmek isterdim
ama sanırım yuva yapmak daha cazip."dedi ve koşarak gitti, yuva yapan yüzlerce karıncayı
izlemeye başladı. Arka arkaya dizilmiş yüzlerce karınca bir delikten sürekli taş,toprak
taşıyordu. Onlar içeride diğer karıncaların çıkardığı toprağı yukarıya
taşıyordu. Hiç kimse tembellik ve bencillik yapmadan büyük bir disiplinle ve duraksamadan çalışıyordu.
Minik karınca ekip ruhunun ne olduğunu onları izlerken anladı. Annesi ona "Karıncalar arasında ben yoktur, biz vardır."demişti. Bu durum başka hiçbir canlıda bulunmazmış. Karıncalara özgü farklı bir özellikmiş. Diğer tüm böcek türleri besin bulmak ve yaşamak için mücadele ve rekabet duygusuyla yaşarlarmış. "Karıncalarda asla bireysel davranış görülmez. Milyonlarca koloni üyesi uyum içinde kendi işini yapar."demişti annesi.
Minik karınca ekip ruhunun ne olduğunu onları izlerken anladı. Annesi ona "Karıncalar arasında ben yoktur, biz vardır."demişti. Bu durum başka hiçbir canlıda bulunmazmış. Karıncalara özgü farklı bir özellikmiş. Diğer tüm böcek türleri besin bulmak ve yaşamak için mücadele ve rekabet duygusuyla yaşarlarmış. "Karıncalarda asla bireysel davranış görülmez. Milyonlarca koloni üyesi uyum içinde kendi işini yapar."demişti annesi.
Koloniler
arasındaki mükemmel dayanışma ile kurulan sistemden her üye faydalanıyordu..
Kalin
adlı eğitmen karınca ara sıra minik karıncaları toplar ve onlara kendi tarihlerini
anlatırdı. Bu uzun yola çıkmadan önce de uzun süren bir ders yapmıştı.
Kalin"Sizler bu topluluğun en küçük üyelerisiniz. Kendi geçmişinizi bilmeniz önemlidir. Bizim ırkımız bundan 80 milyon yıl önce bir yaban arısı türünden meydana gelmiştir. Bundan da yaklaşık 15 milyon yıl sonra kendi aralarında birliktelik ve örgütlenme hareketini başlatmışlardır. Bu sosyalleşme süreci tamamen biz karıncaların isteğiyle oluşmuştur. Biz çalışkanlık ruhumuzu ve örgütlü çalışma sistemimizi atalarımız olan arılardan almış olabiliriz. Ancak onlara göre çok daha sosyal olduğumuz söylenebilir. Biz o kadar mükemmel bir topluluğuz ki insanlar bile yüzyıllardır bizi hayretle inceler."demişti.
Kalin"Sizler bu topluluğun en küçük üyelerisiniz. Kendi geçmişinizi bilmeniz önemlidir. Bizim ırkımız bundan 80 milyon yıl önce bir yaban arısı türünden meydana gelmiştir. Bundan da yaklaşık 15 milyon yıl sonra kendi aralarında birliktelik ve örgütlenme hareketini başlatmışlardır. Bu sosyalleşme süreci tamamen biz karıncaların isteğiyle oluşmuştur. Biz çalışkanlık ruhumuzu ve örgütlü çalışma sistemimizi atalarımız olan arılardan almış olabiliriz. Ancak onlara göre çok daha sosyal olduğumuz söylenebilir. Biz o kadar mükemmel bir topluluğuz ki insanlar bile yüzyıllardır bizi hayretle inceler."demişti.
O derste Kitin çok şey öğrenmişti.
Kalin bugün yine ders verecekti.O çok bilgiliydi.Ve onun görevi de bilgisini paylaşmak olmalıydı.Kitin bugün ona aklındaki bütün soruları sormalıydı. Ders başladı. Kalin herkesin merak ettiğini sorabileceğini söyledi.
Kitin "Bu yeni yuvamız ne zaman biter? Burada hepimiz yaşayabilecek miyiz?"diye sordu.
Kalin bugün yine ders verecekti.O çok bilgiliydi.Ve onun görevi de bilgisini paylaşmak olmalıydı.Kitin bugün ona aklındaki bütün soruları sormalıydı. Ders başladı. Kalin herkesin merak ettiğini sorabileceğini söyledi.
Kitin "Bu yeni yuvamız ne zaman biter? Burada hepimiz yaşayabilecek miyiz?"diye sordu.
Kalin "Merak
etmeyin.Herkes işini yapmaya başladı bile.Yakında komşu kolonilerde bize katılır." dedi.
Çevrede 3 km2 alanda birbirine bağlı 45000 yuva var. Bu yeni yuva da onlara bağlanacak. Yaklaşık olarak 1 milyon kraliçe ve 300 milyon işçi karınca bu kolonide yaşamaktadır."
Kitin" Bizi kim yönetiyor, herkes ne iş yapacağını nerden biliyor?" dedi.
Kalin" Koloni içinde örgütlenme üst düzeydedir. Herkes yapması gerekeni en iyi şekilde gerçekleştirmektedir.Sosyal düzenimizde bir bekçiye gerek yoktur.
Çevrede 3 km2 alanda birbirine bağlı 45000 yuva var. Bu yeni yuva da onlara bağlanacak. Yaklaşık olarak 1 milyon kraliçe ve 300 milyon işçi karınca bu kolonide yaşamaktadır."
Kitin" Bizi kim yönetiyor, herkes ne iş yapacağını nerden biliyor?" dedi.
Kalin" Koloni içinde örgütlenme üst düzeydedir. Herkes yapması gerekeni en iyi şekilde gerçekleştirmektedir.Sosyal düzenimizde bir bekçiye gerek yoktur.
Kraliçe
karıncaların karınca topluluğunda hakimiyeti yoktur. Onların tek görevi soyumuzu devam
ettirmektedir.Yani aramızda bir
yönetici de yoktur.Kimse yönetici olmadığı halde her bir karınca görevini
kusursuz yapar.
Kalin" Asker karıncalarımız var. Bu karıncaların görevi kolonileri dışarıdan gelebilecek
tehlikelere karşı korumaktır. Asker karıncalar bizim için en güvenli yerleri araştırmak ve yeni yaşam yerleri bulmakla da görevlidir. Askerlerin bir diğer görevi de avlanmakdır.
Karıncaların ihtiyacı olacak besinleri avlarlar. Kendi aralarında da iş bölümü yaparlar.
Bir bölümü düşmanla savaşırken, bir bölümünün görevi avlanmaktadır.
Kitin" Peki biz nasıl
çoğalıyoruz? Ne kadar kalabalığız, bu beni çok şaşırtıyor."dedi.
Kalin" Üremeyi
sağlayan kraliçe karıncalar ve erkekler vardır. Birden fazla kraliçe aynı
kast içinde
bulunabilmektedir. Bu kraliçelerin asıl görevi üremeyi sağlamak ve kast
içindeki
karıncaların
sayısını arttırmaktır. Kraliçeler fiziksel yapı olarak diğer karıncalara göre daha iyi gelişmiştir.
Erkeklerin ise görevi kraliçenin üremesi için dölleme görevini yerine
getirmektir. Ne yazıktır ki erkeklerin neredeyse tamamı kraliçeleri dölledikten sonra ölürler.
Kitin" Annem işçi o
ölmez değil mi? diye endişeyle sordu.
Kalin "Senin annen besin bulmakla görevliydi değil mi?"dedi ve devam etti. " İşçi karıncaların hepsi dişidir. Görevleri ana karıncaları ve yavruları beslemektir. İşçiler çalışan karıncalardır.
Yuvaların içinde görmüş olduğumuz koridorlar işçi karıncalar tarafından yapılmaktadır.Ayrıca işçi karıncalar yiyecek aramaktadır. Buldukları yiyecekleri taşıyarak yuvalarına getirmektedir.Karınca yuvalarının temizliğinden de işçi karıncalardan sorumludur.
Yuvaların içinde görmüş olduğumuz koridorlar işçi karıncalar tarafından yapılmaktadır.Ayrıca işçi karıncalar yiyecek aramaktadır. Buldukları yiyecekleri taşıyarak yuvalarına getirmektedir.Karınca yuvalarının temizliğinden de işçi karıncalardan sorumludur.
İşçi karıncalar arasında da iş bölümleri yapılmıştır.Temizlik işleriyle
uğraşan karıncalar, besin arayan karıncalar, yuva inşa eden karıncalar örnek olarak
verilebilir.
Karıncalar işçi, asker ve kraliçe gibi üç farklı alanda kendilerine
düşen görevi yerine getirmektedir. Bu şekilde kolonilerde her şey uyum içinde sürer ve devamlılık sağlanmış olur.Biz karıncalar yerin altında o kadar
kalabalığız ki, yukarıda yaşayan insanlardan 20 milyon kat fazla sayımız
var.Buna rağmen bizde onlardaki gibi bencillik,düşmanlık,hırs gibi
olumsuz özelliklerin
hiçbiri yoktur. Milyonlarca
kolonide, 12 bin karınca türü mükemmel bir uyum ve özveriyle çalışarak, birlikte yaşıyoruz. Böylece yaşamımız kolaylaşıyor. İşte bu nedenle bilim insanları da bizi inceliyor.Aslında insanların bizi örnek
alması gerek. Çünkü biz çok uyumlu ve mutlu bir topluluğuz."dedi.
Ders bitince Kitin ve diğer yavru karıncalar kum yığınında kaydırak oynadılar.Bir süre sonra da yoruldular ve uykuları geldi. İşçi karıncalardan birisi onları bir ağaç kovuğuna götürdü ve "Bu günlük burada uyuyacaksınız, bizim daha çok işimiz var." dedi.
Bütün yavru karıncalar yeni yuvalarının hayaliyle derin bir uykuya daldılar. Yazan: Z.Özkaşıkcı -2-
0 yorum:
Yorum Gönder